ZEYTİN AĞAÇLARI VE İNSANLAR « GYD Haber

26 Nisan 2024 - 00:40

ZEYTİN AĞAÇLARI VE İNSANLAR

ZEYTİN AĞAÇLARI VE İNSANLAR
Son Güncelleme :

29 Eylül 2022 - 6:29

127 Görüntülenme

Sevgili okuyucularım;

Nazım Hikmet’in sözleriyle yazıma başlamak istiyorum; “Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin ağacı dikeceksin.” ve “Zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara kalır diye değil, Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,  yaşamak yanın ağır bastığı için.”diyor. Babamdan kalma Zeytin tarlam bir yerin yok diye düşünürsem, zeytin ağacı olmayanın yaşam sıcaklığı olmaz. Sevgi ve şefkatı ararsan Zeytin ağacının gölgesindeki serinliğini yüreğinin sıcaklığının kucaklaması gerekir ölüme rağmen diyorum.

EBÛ ALİ İBN-İ SİNÂ; Yanına gelen Sahabilere şöyle sesleniyor “İyi dinleyin size Tıbbı ilmi öğreteceğim, “ ac isen yemek yemeye iştahınız olduğunda, üç zeytin yiyerek sofradan kalkın.”diyor. Dâvudî Antakî (bin omer’ul basir); Meşhur tip âlimi ve hekim olup hicri 950 Tarihinde Antakya’da doğmuş riyaziye ve tıbbıî ilmi ile fenni tıbbî ve Yunan lisanı öğrendikten sonra Şam’ı ve çeşitli diyarları gezdikten sonra Mısır’a yerleşmiştir. Mekke-î Mükerreme’de iki gözünden âmâ olmuştur. Kendisine  “Bâsir” lakabı orada takılmıştır. Mekke Şerifi Hasan Bin Ebî Nümey’e ile sohbetinde, “ zeytinin yaprakları ile körpe budakları dövülerek topukların üzerine konulursa, cerahat ve iltihapları dışarı akıtır.” Eğer “ zeytin yağı sıcak su ile içilirse karın ağrısı ve kuluncu teskin eder, damarları açar, bağırsak kurtlarını düşürür, böbrekleri islâh eder, kumları döker.” “zeytin yağı tortusu rahim iltihaplarında sürülürse şifa görülür.”  “Siyatik, mafsal ağrılarına karşı iyi geldiği.”biliniyor. Peygamberimiz,  Hz. Muhammet A.S. bir sohbetinde yemin içerken, “Ant olsun o incire ve zeytine diyor.” Yanına gelen sahabiler soruyor. “Ya Allah’ın elçisi neden Allah’a değil de incire ve zeytin’e yemin içtin.” Buyurur ki; “Kıldan daha ince bilmediğim bir günahla karşısına çıkmaktan korktuğum için onun iki bereketli nimetine yemin içtim.” Nuh Tufanı sonrası Nuh Peygamberin; “insanlık zeytinle yeniden doğar.’diye buyurduğu rivayet edilir.

Günümüz de bereketli zeytin ağaçlarına baktığımızda; Türkiye’de 189 milyon civarında zeytin ağacının mevcut olduğu söylense de 200 Milyonun üzerinde olduğu 160 milyonunun meyve verdiği bilinmektedir. Ülke ekonomisinin güçlü yanı, Türkiye’nin dünyaya zeytinyağı ihracatında da ilk dördüncü sırada yer aldığıdır. Zeytin Yaprağı ve Kullanım Alanları Asırlardır bütün yetiştiği coğrafyada zeytinin yaprağı da halk ilaçlarında dünyada tıbbı bilimde kullanılmaktadır.1800’lü yıllarda veba ve malarya salgınlarına karşı kullanıldığı bilinmektedir. Zeytin yaprağı, günümüzde yapılan araştırmalar sonucu zeytin yaprağından elde edilen ürünler sağlık sektöründe ve kozmetik sektöründe kullanılmaktadır. Eski Romalılar zeytin ağacına “Yedi Canlı derler.” Kışın yapraklarını dökmez, gövdesi çökse de kurusa da köklerinden çıkan filiz sürgünleriyle yeniden doğar, canlanır. Suya ulaşmak için köklerini toprağın derinliklerine uzatır. kökü sürekli yeni filizler vererek gövde ve dalları besler. Böylece kesildiğinde kökleri canlı kalır ve yeni sürgünler vererek yaşamına devam eder. Bu nedenle “ölümsüz ağaç” unvanı almıştır.

Türkiye’de’ faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları dünyanın çeşitli ülkelerindeki zeytin ağaçlarına duyarlılık göstererek, bölgesi ve çevresindeki Emperyalist sermayenin Madenler ve konut üretimi rant’ına dayalı yok etme çabalarına karşı direnç göstermektedirler. Bugün Türkiye’’deki bu çirkin kazı ve yangın eylemleri sadece zeytin ağaçlarını yok etmekle kalmadan ekolojik dengeyi bozmakla beraber, doğadaki canlı hayvanları, ülke ekonomisini ve insanlığın geleceğini yok etme çabası gösterilmektedir.Türkiye Cumhuriyeti ekolojik dengeyi korumak ve vatandaşları için sağlıklı bir çevre oluşturmak için sürekli yasal çalışmalar yapmakta olsa da   sivil toplum kuruluşları yasal boşluk olumsuzluklarına karşı setler oluşturarak gösteriler düzenlemektedirler,.  Baktığımız da,  Dünyanın birçok yerinde zeytin ağaçlarının oluşturduğu anıt ağaçlar görülmektedir. Ülkemizde bir gerçek vardır, o da Gemlik, Balıkesir Kaz dağları, Ayvalık, Akhisar ve Soma da maden ocakları yataklarına zeytin ağaçları kurban verilirken, Milas ve Didim’de  bu anıt ağaçlar rantsal, betonsal konut alanlarına dönüştürülmesine müsaade edilmektedir. “Dünyada hiçbir zeytin ağacının evrensel bir geçmişi bilinmez iken, zeytin ağaçların ülkemizde  2500 yıl evvelden kalma  olduğu bilinmektedir.  Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Maden Yönetmeliği değişiklik yapılmasına dair Yönetmelik” tartışılmaya devam ediyor. TC.nin ilk yıllarında mevcut olan “Köy Kanunu” hayata geçirilerek, üreticilerin ve çevre sivil toplum kuruluşlarının tepkisi dikkate alınarak, yönetmelik değişikliği ile zeytinlik alanlarının maden ve enerji yatırımlarına açılması önlenmelidir. Dünyanın Tarımsal krizi içinde boğulduğu süreçte, yeni bir “Gıda üretiminde krizin oluşmasına meydan verilmemelidir.” Eğer zeytine sahip çıkmazsak buğdayda yapılan hataları zeytinde devam ettiririz, bugün ihraç ettiğimiz zeytini yarın ithal etmek zorunda kalırız.     “Midyat’a bulgura giderken, evdeki un’dan olmayalım.”     Kızılderili atasözü der; “Dünya bize Atalarımızdan miras kalmadı, evlatlarımız için emanet aldık.” Emaneti koruyalım, rantlara kurban vermeyelim.

Sağlıklı yaşayın, sağlıcakla kalın.